Uçurtma avcısı (KHALED HOSSEINI)
Savaş bir ülkeyi, insanlarını ne kadar değiştirir? Bir çocuk ne kadar kötü olabilir? Peki bir çocuk ne kadar olgun davranabilir? Fedakarlıkla, acıyla ve gerçek göz yaşlarıyla dolu bir kitap.
Bir arkadaş yeri geldiğinde bir sırdaş, bir kardeş ve bir dert ortağı olabilir. Hele ki birlikte büyüyen her şeylerini paylaşan iki çocuksa biri ihtiyaç duyduğunda diğeri onun için her şeyi olur.
Bu kitabın birçok düşündüren, can yakan bölümü var ama ne zaman bu kitabı düşünsem hep aklıma gelen bir bölüm var ki insanlıktan tiksindiriyor. Okurken adeta o çirkinlik gözünüzün önüne geliyor ve durdurmak için her şeyi yapabileceğinizi hissediyorsunuz. Her cümlede, her sözcükte hayır böyle bir şey olmayacak, şimdi biri görecek, şimdi biri duyacak biri gelip kurtaracak diye okuyorsunuz. Ama en olmadık şey oluyor bunu Hassan’nın en yakın arkadaşı görüyor, duyuyor ancak hiçbir şey yapamayacak kadar korkak davranıyor ya da Emir Hassan’nı arkadaşı, kardeşi olarak değil ama hizmetkarın oğlu olarak görüyor .En kötüsüde Hassan Emir’in onu izlediğini görüyor ve hiçbir şey demiyor, kızmıyor.
Bazı yorumlarda kitabın içindeki bu tarz bölümleri fazla bulduklarını ve bundan rahatsız olduklarını belirtiklerini okudum. Evet haklısınız keşke böyle şeyler hiç olmasa hele küçük bir çocuk bunu yaşamak zorunda kalmasa. Maalesef bu olaylar sadece kitaplarda olmuyor. Ben bunların farkındalık yarattığını düşünüyorum. Hayatımızda en fazla 3 dakika üzere düşündüğümüz, üzüldüğümüz olayların izlerini hayatlarının sonuna kadar taşıyan veya buna dayanamayıp kendi canlarına kıyanlar var. O yüzden önemli bir soruna yazarın parmak bastığını düşünüyorum.
Kitabın güzel yanlarından biride hikayenin içinde ülkenin geleneklerine tanıklık edebiliyorsunuz. Ayrıca o dile ait bazı kelimelerin hikaye içinde korunması kitaba samimiyet ve gerçeklik katıyor.
Bunca acının yaşandığı bu kitap bir mutlu sonu hakkediyor. Umarım kitabın sonu bize küçük bir tebessümü çok görmez.
Bir arkadaş yeri geldiğinde bir sırdaş, bir kardeş ve bir dert ortağı olabilir. Hele ki birlikte büyüyen her şeylerini paylaşan iki çocuksa biri ihtiyaç duyduğunda diğeri onun için her şeyi olur.
Bu kitabın birçok düşündüren, can yakan bölümü var ama ne zaman bu kitabı düşünsem hep aklıma gelen bir bölüm var ki insanlıktan tiksindiriyor. Okurken adeta o çirkinlik gözünüzün önüne geliyor ve durdurmak için her şeyi yapabileceğinizi hissediyorsunuz. Her cümlede, her sözcükte hayır böyle bir şey olmayacak, şimdi biri görecek, şimdi biri duyacak biri gelip kurtaracak diye okuyorsunuz. Ama en olmadık şey oluyor bunu Hassan’nın en yakın arkadaşı görüyor, duyuyor ancak hiçbir şey yapamayacak kadar korkak davranıyor ya da Emir Hassan’nı arkadaşı, kardeşi olarak değil ama hizmetkarın oğlu olarak görüyor .En kötüsüde Hassan Emir’in onu izlediğini görüyor ve hiçbir şey demiyor, kızmıyor.
Bazı yorumlarda kitabın içindeki bu tarz bölümleri fazla bulduklarını ve bundan rahatsız olduklarını belirtiklerini okudum. Evet haklısınız keşke böyle şeyler hiç olmasa hele küçük bir çocuk bunu yaşamak zorunda kalmasa. Maalesef bu olaylar sadece kitaplarda olmuyor. Ben bunların farkındalık yarattığını düşünüyorum. Hayatımızda en fazla 3 dakika üzere düşündüğümüz, üzüldüğümüz olayların izlerini hayatlarının sonuna kadar taşıyan veya buna dayanamayıp kendi canlarına kıyanlar var. O yüzden önemli bir soruna yazarın parmak bastığını düşünüyorum.
Kitabın güzel yanlarından biride hikayenin içinde ülkenin geleneklerine tanıklık edebiliyorsunuz. Ayrıca o dile ait bazı kelimelerin hikaye içinde korunması kitaba samimiyet ve gerçeklik katıyor.
Bunca acının yaşandığı bu kitap bir mutlu sonu hakkediyor. Umarım kitabın sonu bize küçük bir tebessümü çok görmez.
Yorumlar
Yorum Gönder