Cam Kılıç (Victoria Aveyard)
Kızıl kraliçe serisinin ikinci kitabı;
Böyle serilerde genelde ikinci kitaplar karakterin gelişmesi, sorumluluklarını fark edip kabullendiği, sahip olduklarına değil kendine güvenmesi gerektiğini öğrendiği bölüm olur, karakterler derinleşir tek boyutlu olmaktan çıkar. Ancak bu kitap için aynı sevindirici haberi veremeyeceğim. Evet bu kitapta da yeni karakterler kitaba dahil olup, savaşa yeni bir boyut kazandırıyor. Herkes yol alıyor, kendilerine bir şeyler katıyor, öğreniyor ve ilerliyor. Fakat, kitabın ana karakteri hariç. Mare Barrow’u, olayların ortasındaki karakteri yapması gerekenlerden sürekli kaçarken göreceksiniz. Ne lider gibi davranmayı öğrenecek ne de bir takımın parçası olmayı. Çevresinde onu seven ve kesinlikle ona güvenen insanlar varken o, onlardan şüphe ederek, paranoyaklaşma seviyesine geliyor. Neyse ki yetenekleri bir nebzede olsun ilerliyor ve ileri de çok önemli bir rol alıyor.
Kitabın sonunda ise ilk kitabın sonunda nerdeyse oraya geri dönüyor. Açıkçası ilk defa bir kitabın ana karakterini bu kadar çekilmez buluyorum.
Bu kitap bir ikinci kitap özelliklerini taşımaktan çok uzatmaları oynuyor. Büyük ihtimal bu kitabı okumadan üçüncü kitabı okursanız yine de parçaları birleştirebilirsiniz. Umarım gelecek kitapta Mare güçlerine değil, onu seven insanlara güvenmeyi öğrenip kendine bir şeyler katabilir.
Ayrıca Maven’ın Mare üzerindeki etkisi bence biraz fazla abartılmış. Sonuçta Mare, Maven’a aşık değildi. Sadece ortak amaçları var gibi gözüken iki arkadaştı öyle derin bir bağları, uzun bir geçmişleri yoktu. Eğer bunları yapan Kilorn olsa bu haklı bir güvensizlik olabilirdi tabi.
Sonuç olarak Mare Barrow üçüncü kitapta yaşadıklarından ders çıkarıp güçlenmeli, büyümeli.
Yorumlar
Yorum Gönder